Trakya Üniversitesi öğrencisi kanser hastası Dilek Özçelik, Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar’la konuştu, söyledikleriyle herkese insanlık dersi verdi.Adı Dilek Özçelik… Trakya Üniversitesi
Eğitim Fakültesi’nde okuyor. Sözlerinden orta halli bir ailenin kızı olduğu
anlaşılıyor. Onu, Edirne’yi ziyaret eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
Bayraktar’la yaşadığı diyalog sonrası televizyon ekranlarından tanıdık.
Dilek, kanser tedavisi gördüğü için saçları sıfır numarayla kesilmişti. Dilek
Özçelik, hastalığının tanı ve tedavisiyle ilgili yaşadıkları zorlukları Bakan
Bayraktar’a anlatmak istedi. Bakan genç kızın söylediklerinden “para istediği”
izlenimine kapılarak, cebine bir miktar para koydu. Dilek, almak istemedi.
Bakanın bu tavrına gözyaşları ve “bir umutla size geldim, ama bir daha
yıkıldım. Umutlarım yıkıldı” sözleriyle karşılık verdi.
Bakan Bayraktar, “parayı düşürme” deyip uzaklaşırken genç kız da hıçkırarak
“ben dilenci değilim” diyerek bir köşeye çekildi.
Bakan ve beraberindekilerin öğle namazı için camiye gittiklerini öğrenen Dilek,
namazın bitmesini bekledi. Cami çıkışında Bakan Bayraktar’ın yanına giden Dilek
parayı iade etti ve ilaç temininde yardımcı olunmasını istediğini vurguladı.
Bu olay Dilek Özçelik’i haber bültenlerinin ilk sıralarına yerleştirdi. Onun
girişimiyle Türkiye, sağlıkta söylenenle yaşanan arasındaki uçurumu görme,
anımsama, tartışma noktasına geldi.
“BENİM DEĞİL BİZİM DERDİMİZ”
Eğitim Fakültesi öğrencisi Dilek Özçelik,
bu olay sırasında ve sonrasında bakın neler dedi?
- Aylar süren
tetkikler sonunda kanser olduğumu öğrendim. Üç hafta önce lenf kanseri teşhisi
konuldu. Doktorlar bazı ilaçların devlet tarafından karşılanmadığını
söylediler. Zaman ve para harcama lüksümüz yok. Ne yapacağımı bilemedim. Destek
alacak makam sahibi kimsemiz yok. Tesadüfen Bakan beyi görünce önüne çıkıp zor
durumda olduğumuzu ve ilaç konusunda yardımcı olunmasını istedim Ama derdimi
anlatamadım. Ben ilaç temini konusunda kolaylık sağlanmasını anlatmaya
çalışırken o para verdi. Bu çok ağırıma gitti. Benim gibi insanların nasıl
zorluk içinde olduklarını ve çaresizliklerini bir daha hissettirdi.
Ben kendi derdim için adım attım.
Ama gördüm ki benim değil, bizim derdimizmiş. Bu tür tedavi gören herkesin
sorunu bu.
- İnsanlar
çaresiz oldukları için yardım istiyorlar. Yardım istenecek bir mevkideysiniz
biri sizden yardım istemek için yanınıza geldiğinde eliniz cebinize değil,
vicdanınıza gitsin.
ERKEN TANI GERÇEKTEN ÖNEMLİ Mİ?
- Benim
hastalığımın teşhisi üç hafta önce konuldu. Ama ben Eylül ayından beri
bekliyorum. Randevu alabilmek için aylarca beklemek zorunda kaldım. Bu durumda
erken teşhis nasıl konulabilir ki?
Her yerde bir arkanız olması gerekiyor. Dayınız olmadan yürümüyor. Bu süre öyle
zor geçiyor ki. Biyopsi sonucu için bir ay bekleniyor. MR için bir ay sonraya
gün veriliyor. Sonuçları için de bekliyorsunuz. Gerçekten kanser çok zor bir
hastalık. Ben de aylarca bekledim. Kanserde erken teşhis önemli diyorlar. Sizce
kanserde erken teşhis böyle konur mu? Yapılan tahlillerin sonuçlarını beklerken
aylar geçiyor. Araya hatır gönül, “Dayı” girince süreç hızlı işliyor. Aylarca
değil de bir kaç gün içinde işleriniz bitiyor. Ben şimdiden çok yoruldum. Annem
ve babam için bu mücadelemi veriyorum. Ben yetkililerden en azından kanser
hastalarının randevu ve tahlil sonuçlarının hızlı çıkması için, erken teşhis
konulması için bir yardım etmesini istiyorum.
Hastanede yer olmadığı için Hematoloji servisi yerine başka bir serviste
yatış yapacağım belirtildi. Bu süreç bütün kanser hastaları için çok zor.
|