AkatlarNet  Mahallemizin haber sitesi 

Lafın gelişi "günlerdir" diyoruz, ama aslında haftalardır Beşiktaş Belediyesi'nde bir "işçi eylemi" sürüyor. Beltaş bünyesinde istihdam edilen ve doğrudan belediye hizmetlerinde görev yapan işçiler "işten çıkarılmak istendikleri için" direndiklerini belirtiyorlar.
Belediye Başkanı Murat Hazinedar, önceki gün bu direnişle ilgili bir açıklama yaptı. Başkanın açıklaması Belediyede e-posta adresi bulunanlara gönderildi.
Bir nevi direnişçi işçileri ve bağlı bulundukları DİSK'i Beşiktaş halkına şikâyet etti. Bir Beşiktaş sakini olarak, Başkan'ın açıklamasını alınca, "şu işçi kardeşlerimizi bir dinleyeyim" dedim.
Gittim, "siz ne yaramazlık yaptınız gençler?" diye sordum. Onlar da "anlatalım dayı" dediler, anlattılar. Dinledim.
İşçiler, doğal olarak Başkan'ın dediklerinden farklı şeyler söylüyorlar. Zaten aynı şeyler söylense anlaşmazlık kalmaz.
*
Gelinen noktada anlaşma çabaları nafile gibi gözüküyor.
Tabii bu arada hizmetler durmuyor. Belediye "yeni yüklenici firma" elemanlarından yararlanarak temizlik ve park bahçe işlerini sürdürüyor.
"Yeni yüklenici firma" denildiğine göre, demek ki ortada bir "taşeron" var.
E hani CHP taşerona karşıydı. Daha dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "biz taşeronluğu kaldırmak için çaba gösterirken yalnız kaldık, sendikalardan destek göremedik" diye serzenişte bulunmuştu.
*
Hal böyleyken, "taşeron" olması doğalmış gibi bir bakış ortaya çıkınca, artık öteki davranışları tartışmak anlamını yitiriyor.
*
Beşiktaş Belediyesi zengin bir belediye değil. Sıkıntıları var. Yıllardır var. Buna rağmen Beşiktaş halkı belediyenin dar olanaklarla sunduğu hizmetlerden memnun ve bu memnuniyetini "CHP adayını destekleyerek" gösteriyor.
Bu destek belediye hizmetlerinin yanı sıra; çevre, hayvan hakları, sosyal hayat, cumhuriyet ilkeleri, demokrasi, insan hakları gibi değerlere sahip çıkılmasından kaynaklanıyor. Kanaatimce bu seçmen kitlesi içinde "taşeronluk iyidir" diyecek yüzde 10 bile çıkmaz.
*
Peki, Belediyeyi sendika ile "kavga" noktasına getiren nedir? Bu noktaya gelinen yolda ilk adım da taraflar toplu sözleşme masasında iken atılmıştı?
Neden böyle oldu?
Bu 239 işçi neden Beltaş işçisi olmaktan çıkarıldılar?
Bu uygulama şirket zararına dayalı bir zorunluluksa, bunun alternatifi taşeron uygulamasına geçmek midir?
Şimdi herkesin aklına takılıyor; bu değişimden Belediyenin kazancı ne olacak?
Kuşkusuz yüklenici firma bir şey kazanacak da belediyemiz ne kazanacak? Kaldı ki, belediye kazançlı çıkacak olsa bile işçi mağduriyeti getiren bir kazanım üzücü olmaz mı?
*
Temelde işçiler "işsiz kalmamak ve iş güvencesi" istiyorlar.
Belediye Başkanı açıklamasında "Hiçbir işçi kardeşimizin mağdur olmasına izin vermeyeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız" diyor. Bir anlamda bir taraf "mağdur olmak istemiyor", diğer taraf da "işçimizi mağdur etmeyeceğiz" diyor.
Bunu kim sağlayacak?
*
Evet sevgili Başkan, bu sorunu çözünüz. Kıt olanaklarına rağmen Türkiye'nin farklı bölgelerinde yoksula, muhtaca el uzatan Beşiktaş Belediyesi'nin kendi çalışanına "işsizlik korkusu" yaşatması sizin de bizim de hepimizin içini acıtır.
Bu hallerde inatlaşma başarı sağlamaz; başarı, uzlaşmaktır.
Okullar açılıyor. Annesi, babası işsiz kalmışsa, o çocuk, okula gitmek bile istemez. Öğretmen "senin annen, baban ne iş yapıyor" diye sorunca ne diyecek?